Sanskrit dilindeki Veda sözcüğü, vid “bilmek” eyleminden türetilmiştir ve “kutsal dinsel bilgi” manasına gelir.
Hindu geleneğine göre Vedalar, Sriti yani vahy ürünüdür. Birçok Hindu Vedaların, yaratılışın başından beri var olduğuna inanır. Vedaların en yeni bölümleri yaklaşık M.Ö 500 civarında ortaya çıkmışken, en eski metinler yaklaşık M.Ö 1500 yıllarına aittir. Ve bu Vedalarda “Kendini tanı” yazar.
Eski dünyada insanın anlam arayışından kaynaklanan nice felsefi kavramlar ve görüşlerin ortaya çıkmasına neden olan en temel ifadedir “Kendini Bil…” Latincesi; “Nosce Te İpsum”, Yunancası; “Gnothi Seauton” olan sözdür. Delphi’de Apollon Tağınağı’nın alınlık dediğimiz giriş mekanının hemen üzerinde Latince olarak yazılı olan ve Vedalarda yazan ile aynı anlamı ifade eden cümledir.
Çok sonralara İslam çağına gediğimizde, İbn Arabî, bizim için Hakk’ı bilip tanımanın yegane isabetli yolunun kendi nefsimizi bilip tanımak olduğunu kesin bir biçimde ifade etmektedir. Ve bu görüşü de “Kendini bilen Rabb’ini bilir” mealindeki meşhur hadise (bunun bir hadis olup olmadığı ile ilgili tartışmalara karşın, İbn Arabi hadis olduğunu söylemektedir) dayandırmaktadır.
Bir de bilimsel olarak bakalım konuya. Bilimsel olarak özdeşlik, iki ayrı şey arasındaki ilişki değil, bir şeyin kendisi olmasıdır. “Bir şey ne ise odur” sözü özdeşliği ifade eder. Dolayısı ile bir şey kendisi dışında bir şeyle özdeş olamaz.
Ne kadar önemliymiş bu kendini bilmek demek ki. Farklı zamanlarda, farklı kelimelerle ifade edilmiş olsa da anlatılmak istenen şey aynı.
Bizler de birlik, kardeşlik, güzellik, huzur ve mutluluktan söz edip duruyoruz her fırsatta. Neden böyle olmadığından şikayetçiyiz. Tüm bunların gerçek ve kalıcı olması için, en eski zamanlardan beri farklı şekil ve yorumlarla anlatılan sihirli iki kelimeden oluşan bu cümle yeterli olsa gerek: “Kendini Bil.” Kendini bil yani kendinle özdeş ol ki, kalan her şey ile de bir ve bütün olasın. Tam anlamı ile tanıyabileceğimiz ve gerçekten bilebileceğimiz tek şey kendimiziz. Diğer her şey hakkında sadece fikir sahibi olabiliriz o kadar.
Peki biliyor muyuz kendimizi? Ne düşündüğümüzün ne söylediğimizin ne yaptığımızın her an bilincinde miyiz? Düşündüklerimiz, söylediklerimiz ve yaptıklarımızla bir sonraki anımızı yarattığımızın farkında mıyız? Kendimizi bilseydik nasıl düşünür, nasıl konuşur, neler yapardık? Kendimizi bilmekten korkarak yaşıyoruz hepimiz. Başkasını bilmek daha kolay çünkü. Başkaları hakkında fikir yürütmek, konuşmak, karşındakini bilmek kolay olanı seçmek bizim için. Zor olan kendini bilmeyi seçmek. Bildikçe kendimizi nelerle yüzleşeceğiz sorusunun cevabını bulmak cesaret işi. Kendimizi bilmeden hiçbir şeyi bilmeyeceğimiz ise tek gerçek.
Yunus’un dediği gibi;
"İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır."
Şila Servet Yıldız
Comments